14 Aralık 2011 Çarşamba

Gezilerle ilgili bazı notlar

Şimdi Galata'da çekilmiş bazı eski fotografilere bakalım. Yalnız bundan önce, bugün genel olarak Karaköy olarak andığımız yerin adının gerçekte Galata olduğunu; Karaköy'ün sadece,  Eminönü'den gelirken Köprü çıkışını karşılayan meydanla, bu meydanın sağ tarafından,  yamaçlara çıkmadan, kıyı ve hemen kıyıya yakın olan ve Tophane'ye kadar uzanan alanı kapsadığını belirtelim. Karaköy isminin de, Bizans devrinde buraya yerleşmiş bulunan Kafkas kökenli Karaim yahudilerinden (biz daha çok "Karay" diyoruz) kaynaklandığı iddia edildiği gibi (İlber Ortaylı: İstanbul'dan Sayfalar), burada bulunan sur kapısını İtalyanların Porta Chiara (literal olarak "parlayan veya ışıldayan kapı" anlamına geliyor. Ancak, adını yakınında bulunan Santa Chiara Kilisesi'nden almış olması kuvvetle muhtemeldir) ; Rumların da, "Kyrahori" (İtalyanların kullanımını benimsemiş olmalılar. Gelgelelim, "hori" yunanca "köy" anlamına geliyor. İtalyanca "chiara", Yunanca "kyra" ile benzer bir anlama geliyor. Her ikisine de "nurlu kadın" anlamı yüklenebiliyor. Yakında bulunduğu bilinen Santa Chiara Kilisesi, "Nur yüzlü azize" kilisesi gibi de okunabilir ). Bu kapı , İtalyanlar buraya yerleşmeden yüzyıllarca önce yapılmıştı.Belki ilk yapıldığında adı, buraların kırsal yerler olmasına atfen, sadece "hori" kapısı denmiştir. sonradan İtalyanlar bu sur ve kapıları elden geçirirlerken, onu kendi dillerinde adlandırmış olmaları mümkündür. Sonuç olarak, burada hem eski bir Yahudi cemaatinin hem de Porta Khiara'nın var oldukları biliniyor. Bununla birlikte 17 yy Karay seyyahlarından, İstanbul'daki tüm Karayların Hasköy'de toplanmış olduklarını da öğreniyoruz. Elbette bu daha geç bir dönemdir. 

Yine de, Karaköy'deki yahudilerin Karay olup olmadıklarını kesin olarak söylemek (şu an elde olan bilgilerle) mümkün değildir. Ancak erken Bizans devirlerinden itibaren Galata'ın her iki kıyısında yahudi yerleşimlerinin olduğu biliniyor. Mesela Eminönü'nde, Bahçekapı, Zindankapısı,Tahtakale ve Küçükpazar arasındaki alanda; karşı tarafta da, Azapkapısı ve Perşembe Pazarı arasında kalan alanda yoğunlaşan bir yahudi nüfus olduğu kaydedilir. Bu nüfus arasında Karaimler de vardı. Türk hakimiyeti sonrasında ilerleyen yüzyıllarda, diğer gayrimüslim cemaatler gibi,  Yahudi cemaatleri de sürekli olarak, müslüman mahallelerinin daha seyrek olduğu, Galata tarafında doğru yerleşme eğilimi içinde olacaklardır. 

Ta Bizans ve Osmanlı devrinden 1957 yılına kadar resmi olarak Galata denmiş bir yerin adı, ve başka Türkçe olmayan sokak adları, 6-7 Eylül tertibinden sonra değiştirilmiştir.

Galata, Karaköy olmuştur. Mesela, Voyvoda caddesinin,Bankalar Caddesi; bu caddenin Okçu Musa caddesiyle birleşmeden hemen önce sağdan yukarıya Şişhane'ye çıkan ve yokuşun başlarında halen faal bir şekilde yerinde duran  İtalyan Sinagogu'nun bulunduğu, hemen hemen tamamiyle eşkenaz yahudilerin yerleşim yeri olan yokuşun popüler adı, Yahudi Yokuşu idi. Ancak sonradan adı Şair Ziya Paşa Yokuşu olmuştur.  

Şimdi hep Voyvoda caddesi diyoruz. Öyle değil mi? Neden bu caddenin adı Voyvoda diye soranınız olabilir. Voyvoda, o devirde bir mahallin güvenliğinden sorumlu kişi demektir. Yani bugünkü kaymakamların üstlendikleri görevlerin (en azından) bir kısmını ifa etmekteydiler. Herhalde Galata'nın güvenliğinden sorumlu voyvodanın lojmanı veyahut ofisi bu cadde üzerindeydi. Daha sonra bu ofisin Yolcu Salonu'nun bulunduğu mahalde, şimdiki Karaköy Polis Merkezi'nin bulunduğu binaya intikal etmiş olduğunu biliyoruz.

Bir şey daha, Osmanlı devrinde İstanbul üç ana yönetim birimine taksim edilmişti. Anadolu yakası, Üsküdar; Avrupa yakasının eski tarafı, Eyüp; ve tabii, bir tür özerkliğe sahip, Galata. Şimdi resimleri okumaya başlayabiliriz.
1910 yılında Voyvoda ya da Bankalar Caddesi

1920'lerin ilk yarısında Yüksekkaldırım solda Doyçe Bank

1913 Elektrikli Tramvay İstanbul'da. Hat,  Yüksekkaldırım'a  döşenirken

Voyvoda Caddesi 1920'de (pek değişen bir şey yok)

Yüksekkaldırım 1923

Sen Piyer hanında saklanan devletin 3 ton altını at arabaları, katırlar ve hallarla yeni Osmanlı Merkez Bankası'na taşınırken 

Yüksekkaldırım başında hemen soldaki Doyçe Bank'a hamallarla para taşınıyor. 1930'lar

Atatürk'ün naaşı Voyvoda Caddesi, Karaköy Meydanı, Galata  Köprüsü yoluyla Sarayburnu'na indiriliyor. Kalabalık Yüksekkaldırım'dan taşıyor.

1940'ların başında Voyvoda Caddesi'nde bir süre sigortacılık yapan "Bal Mahmut",Mahmut Baler'in 1935'te oğluna imzaladığı bir resmi.

Voyvoda Caddesi'nde aşağıdan gelirken solda İş Bankası  1954

Menderes vandalizmi 1958 (Karaköy Meydanı açılıyor. Karşıda Voyvoda Caddesi)

Yıl 1964 Camondo Merdivenleri  

1960'ların başında Karaköy Meydanı (G.Köprüsü tarafından)

Anadolu Demiryolları Şirketine ait bir hisse senedi

Cumhuriyet'ten sonra şirket isimleri de değişiyor. İşte Bozkurt Sigorta'nın bir poliçesi. 1960'larda Karaköy Meydanı. Solda eski Köprü kaldırılıncaya kadar çalışan Aksaray, Topkapı ve sonradan Bakırköy dolmuş durakları. Uzak sağda, Necatibey'in köşesinde TTicaret Bankası'nın modern mimari dalında büyük ödülü kazanmış (1959) "modern" binası. 1958'e kadar yerinde ahşap ve yarım minareli bir mescit vardı. Mimarı da ünlü İtalyan mimar D'Aronco idi. Yanında bugün Yapı ve Kredi olan, meşhur mimarımız Mongeri'nin önemli eseri Karaköy Palas.

1960'ların hemen başlarında Karaköy. Henüz tramvay çalışıyor. Alt geçit yapılmamış.  Resme göre sağ tarafta  Haraççı Ali Sokağı haif meyille Voyvoda caddesi ve Yüksekkaldırım istikametine doğru çıkıyor. Domuz sokağı yıkımdan önce bu sokakta ya sokağın paralelinde olmalıydı. Yukarıda arka sağda binalar arasında silik olarak iki penceresi görülen, yakınlara kadar faaliyette bulunan Nordstende Sigorta'nın binası. İsviçre şirketiydi. Babamın çalıştığı sigorta şirketiydi. 3 ayda bir Ali bey adında yaşlıca kibar bir tahsildar babamın Yemiş'teki dükkanına prim tahsilatı için gelirdi. Bir kaç kere o binaya prim ödemek için girmiştim. Masa ve sandalyeler, daktilolar, dolaplar, hesap makineleri, antikacı dükkanı izlenimi veriyordu. Şimdilerde bu bina satışa çıkarıldı. Bir başka dikkat çekici nokta, katlı otopark yapılıncaya kadar, hatırlarsak, meydanın sağ tarafı (resimde görüldüğü gibi) otopark olarak kullanılıyordu. Bununla birlikte katlı otoparkın yeri de uygun olmamıştır. Bugünkü SGK'nın ve Tophane Parkı'nın bulunduğu yer daha münasip olabilirdi. 

Köprünün Karaköy ucundan baktığımızda Necatibey Caddesi'nin hemen sol köşesinde  Karaköy Mescidi'ni görüyoruz. 1958'de yıkılmıştı. 1908 yılında D'Aronco tarafından yapılmıştı. Aslında bu mescidin yerinde geç Fatih döneminden itibaren bir tekkenin bulunduğu biliniyor. Bir çok kez elden geçirilmiş bu bina sonradan bakımsız ve yarı-metruk bir hale bürününce yıktırılıp bu mescid yaptırılmış. Sağdan ilk bina Ziraat Bankası.
Bir de popüler ismiyle eski Domuzhane ya da Domuz  Sokağı vardı. Menderes zamanındaki yıkımlardan payını alıyor. Yıkımdan önce Galata Köprüsü'nü arkamıza aldığımızda soldaki Tersane Caddesi (Tünel'in olduğu cadde)başını ve  bugünkü Selanik Pasajı'nı dik keserek Voyovoda (Bankalar) Caddesi  başına kadar ulaşan ve sokağın sonunda Voyvoda Caddesi, Yüksekkaldırım ve Kemeraltı Caddesi'yle kavşak oluşturan bir sokaktı. Bugün Selanik Pasajı'ndan Voyvoda Caddesi'ne kadar uzanan kısacık kısmı kalmış. Sokağın adı da Haraççı Ali Sokağı. Osmanlı'da ilk bankerlerin bu sokakta faaliyet göstermiş olmasıyla sokağın adı ve Voyvoda Caddesi'nin sonradan bankerlik faaliyetlerinin yürütüleceği sokak olarak  seçilmiş olması arasında bir bağıntı olmalıdır.

1 yorum:

  1. 1960'ların başında Karaköy Meydanı (G.Köprüsü tarafından) olan fotografı nerden bula bilirim ücret karşılığı satın alabilirim baskıya uygun olursa

    YanıtlaSil